Köşe Yazısı

Dilim Söylüyorsa ve Düşünüyorsam Varım

Merhaba blogum merhaba millet.

Merhaba diyorum bloguma dahi çünkü bayağıdır yalnız kalmış idi. Bu yalnızlık ile klavye başına geçip bir şeyler üretmeyen aklım neredeyse pas tuttu. Farklı projeler üretmeye çalışırken sağlığımın önüme çekmiş olduğu engelleri aşmakla geçen bu arbede içerisinde bayağı buraları ıssız bırakmıştım blogumu örümcek ağları sarmış önce bir temizlik yapıp tozunu aldım şimdi yeni basit arayüzüne kavuşan blogumda ilk şahsi yazımı kaleme alıyorum. Düşünce Akımı!

Ne şimdi bu felsefe mi yapacaksın saçma sapan şeyler ile bizim zamanımızı mı çalacaksın diyeler için yazımı okumamalarını tavsiye ediyorum.

Bu arada küçük bir mesaj vereyim buradan yeni şiirler üzerinde çalışmalarıma devam ediyorum. Karmaşık duygular adıyla yayına sunup ardından geri aldığım şiir kitabımı yeni adı ve yeni şiirleri ve gerekli restoreyi sağladıktan sonra tam anlamıyla sunuma tekrar katacağım. Bu konuda farklı çalışmalar yapmayı planlamaktayım.

Kendi durumum ile ilgili açıklayıcı bir söz ile başlayıp sonrasında sizleri uzun zaman sonraki ilk yazımla baş başa bırakıyorum. İyi okumalar…

0 ile 1 arasında milyonlarca sayı vardır. Bu matematik hesabı gibi zamanın saliseleri arasındaki farklar hayatlarda çığırlar açar. Biran salise 10 iken diğer salise farklıdır benim 1 inci salise ile sonraki salise arasındaki farklılıklarım sizin yaşamadığınız mikro saniyelerde saklı.

Süregelen karmaşıklıklar ve üst üste bağlanan düğümlerin çözümsüzlüğü ile uğraşmaktan yorulan bedenlerin içine hapsolduğu sessizlikteki çığlıkların boyutu gibi derin bir hayat yaşamak kadar zor düşünce bilimi.

Düşünüyorsam varım!

Herkesin düşünceleri var ancak başka düşüncelerin reddi içinde bir inkar barındıran haller ne karar doğru bir düşünce akımı oluşturuyor. Enerjinin oluşturmuş olduğu et parçası ses enerjisi yayarken enerjisi tükenmiş dile sahip olan bedenin düşünce enerjisi de tükenmiş mi olur. Anlamsız bir düşünce biriminin insana ne gibi bir faydası dokunur. Anlayış düşünce akımından mı doğar yoksa duygusal bir akımın mı bir sonucudur?

İnce bir detayı tartıya koyduğunuzda kapsamlı bir detayın üstüne geçmesindeki gizem nedir. İnce dediğimiz detaylar yoksa daha fazla enerji birimlerine mi sahipler.

Yaşantıların farklılıkları üzerinde ki boyutlar ile oluşan çevresel akım insanları bir araya getiriyor ve ortada bir enerji akımı oluşuyor. Ancak her akım her zaman iyi sonuçlar ve güzel haller meydana getirmiyor. Biz bu çevresel akımın etrafımızda oluşturduğu halka ortasında kalmaktan korkarken birileri bu akımı daraltmaya ve sizi daha fazla sıkıştırmaya devam ediyor. Bu ortaya karmaşık bir durum meydana getiriyor. Balçık bir çamura saplanıp kalan bedenin içinde hapsolup akımı seyretmemiz bile güçleşiyor.

Yaşamış olduğumuz süreç ve tanımış olduğumuz insanlar ile edinmiş olduğumuz tecrübeler sonucu hatırı sayılır bir hatırsızlıkla karşılaştık ve ne yazık ki bir acı kahvenin bile kırk yıl hatırı vardır sözlerini herkes dilinde dolandırıyor. Ancak bu hatırı olan kahvenin ne hatırını ne karşılığını görüyorsunuz aksine bu hatırlar bir çırpıda unutulup karşınızda bir takım düşmanlarınız türüyor.

Kıskançlık!

Ne büyük bir düşünce baltalayıcı duygu biçemidir. İnsanlar kıskançlıkları yüzünden düşüncesiz olup kendi kanından canından olan insanlara bile zarar veriyor. Kıskançlık duygularıyla her tarafı örülmüş insanlar ateş topu gibi geziniyorlar etrafınızda ve siz adım atarken yolunuza taş koymak için elinden geleni sarf ediyorlar. Kıskanç insanlara karşı gönüllerinde ki bu kirli duyuyu nasıl alır nasıl temizleriz bunun için kendimizi kıskanılmayacak bir pozisyona sokacak değiliz.

Bu insanlara tek çözüm ve sanırım göstermiş olduğunuz emeğin ve azmin farkındalığını yaşatmak. Kıskançlıktan gözleri kör olmuş yattıkları yerden zafer bekleyenler veya hile ve yobazlıktan ümit umanlar kötü insanlar hiçbir zaman işin sonunda mutlu olan tarafta olmazlar.

Düşünce diyalektiğimiz kıskançlıktan törpülenmemesi için kıskançlığımızı giderecek uygulamalara gidelim.

Düşünce birimi de insanın varlığı gibi bir enerji boyutudur. İnsanın bedenin büyüklüğü ile sahip olduğu enerji doğru orantılıdır. Düşünce enerjisi de edinilen bilim ve ilim çerçevesinde doğru orantılı gelişir. Bir felsefeci ile fizikçinin düşünce diyalektiği aynı değildir bunun doğrultusunda iki farklı bilim insanı farklı düşünce akımı oluşturur. Bir bireyin var oluşunu tasfir etmesi kendi oluşturduğu düşünce akımının sonucudur.

Maalesef ki günümüzde saygı denen unsur yok olma seviyelerine gelmiş ve kimsenin kimsenin görüşüne karşı itibarı veya anlayışı kalmamış dinlemeden düşünüp tartmadan inkar safhasına geçiyorlar. Bu günümüzde sadece inanmak istedikleri şeye inanan ve bunun dışında her hangi bir kitap veya yazı okumayanlar dolayısıyla okumuş cahilleri meydana getirmiş ve papağan akil insanlar ortaya çıkarmıştır. Birileri bir söz ediyor diğerleri tekrar ediyor. Ne güzel söylemiş Mevlana; “Bir ortamda herkes aynı şeyi düşünüyorsa hiç kimse tam düşünmüyordur.” değil mi üniversite gençliği size bu sözüm hocanızın söylediğini sorgulamadan gerçeği öğrenemezsiniz. Bir formülün çıkış sebebini neye dayandırılarak oluşturulduğunu kaynağını bilmeden o formülü tastik edemezsiniz. Ezberci papağan okumuş cahiller.

Bu dünya sebep sonuç ilişkisi ile kurulmuştur her kavramda bu döngü vardır. Bir sonuç varsa sebebi vardır. Bu dünyada nerede sebepsiz bir enerji vardır. Kendi kendine sebepsiz ağlayan bir çocuk gördünüz mü hiç…

Düşünüyorsam varım.

11/2015

Abdul Arif Kerim ÇALIŞKAN

Dünyayı kelimelerle ifade etmeye başladığımdan beridir harflerle hemhal biriyim. Mekatronik temelli eğitim hayatımın perspektifinden ağaçların, çiçeklerin, hayvanların mekanizmalarını çözmek üzere tefekkür etmekteyim.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu