Eltilerin Savaşı film yorumu ve çağın hastalıkları hakkında

Kadın komedisi kategorisinde başarılı işlere imza atan Gupse Özay ‘ın son filmi Eltilerin Savaşı tipik iki elti arasındaki çekememezlikleri konu alıyor. Daha önce Deliha, Deliha 2 gibi başarılı komedi filmleri yapan Gupse Özay bir önceki filmi Görümce deki gibi burada da aile durum komedisi yapmış.

Kalemini güçlü bulduğum Gupse Özay, örnek rol model aldığı Gürse Birsel gibi komedi dalında başarılı işler ortaya devam edecek gibi duruyor. 

Filmin akışını, karakterleri ve olay örgüsünü beğendim, oyunculuk olarak başrolleri Gupse Özay, Merve Dizdar, Ferit Aktuğ ve Uraz Kaygılaroğlu ‘un paylaştığı filmde oyuncuların enerjini doğru şekilde sahneye aktarabildiklerini düşünüyor ve genel olarak başarılı bulduğum filmi aile içi durum komedilerini seven bireyler için izlemesini kesinlikle tavsiye ediyorum. (Çünkü kadın komedyen arkadaşlarımızın çok fazla olmamasından dolayı film beğeni almasa bile desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum ki filmi beğendim.)

Film vesilesi ile konu aldığı, beslendiği ve bundan durum komedisi çıkardığı mevzuyu şöyle bir ele alıp biraz konuya değinmek, sizlere birkaç soru ile dinamitleri ateşleyip dağları parçalamak, belki bir kıvılcım olup yangın olmak, belki bir sel olup önüme kattığımı denize taşımak istiyorum… belki tüm kötülükleri arındırır nispeti ile… hüznü ile… belki ağlayarak… belki… belki yalvararak… bir dilenci gibi, ayağını sürüyerek gezen körpe bir topal gibi… önünü göremeyen bir ama gibi… yıkık, bitkin bir kalple… her şeyi ve herkesi, tüm güzellikleri unutarak yaşayan şu naçiz ve aciz benliğimle, tüm kötülüklerimle ama pişman olarak, bir sesleniş edasıyla, gözleri yaşlı ve üzgün olarak sorular içinde boğulmak istiyorum.

Peki neydi ana beslendiği malzeme?

Haset (çekememezlik, kıskançlık), evet ne kötüdür ki günümüzün en belirgin ve ortada yaşanan ve birçok psikolojik rahatsızlığın temelini oluşturan başlı başına hastalık olarak değerlendireceğimiz, kötü bir duygu biçiminden besleniyor hasetten.

Nasıl başladı bu çekememezlik, nasıl bu kadar arttı ve ateşlendi, bunu bu kadar yaygınlaştıran ve bu hastalığı herkese bulaştıran neydi, biraz ağır olacak ama birkaç görgüsüzün o kadar aç susuz insanın yaşadığı dünyada, o kadar çöp toplayan, dilenen çocuğun arasında sosyal medyada pahalı  lüks restoranlarda yediğini içtiğini paylaşmakla, lüks yatları, tekneleri ve daha niceleri… nasıl oldu… nasıl oldu da bu hale geldi… nasıl oldu da bu kadar sağduyusuz bir topluma dönüştü insanlık… paylaşmayı unutup bencilleşen, gittikçe yalnızlaşan ve dahi aptallaşan ve acımasızlaşan bir hale dönüşmeye başladı. Neydi fitili ateşleyen, kim ekti toprağa bu lanet büyülü ağacı, hangi maymun ikram etti bu zehirli elmayı insanlığa…

Birde yarış halini aldı bu tabi, ne kadar zayi edebiliriz bir ürünü, ne kadar zarar verebiliriz doğaya, annesi babası önünde el pençe saygıya duran toplum şimdi ensesine vurup video çekiyor ve paylaşıyor… bunu marifet olarak yapıyor… belki para için… belki başka bir şey… peki küçücük yavruya sigara içiren o adama ne demeli… bu filmi izlerken daha bir çok soru geldi takıldı aklıma…

Filmin sonuna geldiğimizde, artık o son sahnede, Esra Hanım’ın yazdığı yazının son cümleleri geldi aklıma… “Birde gülüşlerinizi kimse için tüketmeyin olur mu? Yormadan yorulmadan yaşayın bu hayatı…”

Bu filmde karakterler eşlerini çok yormuştular…

Bahsi geçen yazıya link : https://tengilimesra.blogspot.com/2020/07/ic-ses.html

Eltilerin Savaşı

Eltilerin Savaşı, iki elti olan Sultan ve Gizem arasında yaşanan tatlı çekişmelere, bitmek bilmeyen rekabete odaklanıyor. Gizem ve Sultan elti olan iki genç kadındır. İkili arasında yaşanan ufak atışmalar bir süre sonra yerini tatlı bir rekabete bırakır. Birbirlerinin yaptıklarından geri kalmayan eltiler, kendilerini eğlenceli bir savaşın içinde bulur. Kardeş olan Selim ve Fatih de bir süre sonra eşleri arasında yaşanan bu rekabet rüzgarına kapılır. Sosyal medyaya düşkünlükleri ile bilinen Gizem ve Sultan’ın evlilik hayatlarına odaklanılan filmde, iki eltinin yarış içindeyken Selim ve Fatih’i nasıl etkiledikleri de gözler önüne seriliyor. Yönetmen koltuğunda Onur Bilgetay’ın oturduğu filmin senaryosunu, başrolde de yer alan Gupse Özay kaleme alıyor. Filmin kadrosunda Özay’a, Merve Dizdar, Ferit Aktuğ ve Uraz Kaygılaroğlu eşlik ediyor.

Abdul Arif Kerim ÇALIŞKAN

Dünyayı kelimelerle ifade etmeye başladığımdan beridir harflerle hemhal biriyim. Mekatronik temelli eğitim hayatımın perspektifinden ağaçların, çiçeklerin, hayvanların mekanizmalarını çözmek üzere tefekkür etmekteyim.

Haberdar Olun

Instagram

Instagram has returned empty data. Please authorize your Instagram account in the plugin settings .