Yazımız yemek yeme alışkanlığı konusuna giriş yazıdır ve ilgili bir hadis ve onun izahatını içermektedir.
Konu: Bozulmuş Gıda Enstitüsü ve Yemek Yeme Alışkanlıklarının Sağlık Üzerindeki Etkileri
Hazır gıdalar ve bunların sağlığımız üzerindeki etkilerinden bahsettik. Bu yazımızda yeme alışkanlıklarımıza giriş yapacağız ancak bunun öncesinde sizlere İslam dini önderi Hz. Muhammed (sav) bir sözü ve bunun izahatını paylaşmak istiyorum. Ardından yemek yeme alışkanlıklarında yapılan hatalardan bahsedeceğiz.
Ebû Kerîme Mikdâd İbni Ma’dîkerib (ra)’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Hiçbir kişi, midesinden daha tehlikeli bir kap doldurmamıştır. Oysa insana kendini ayakta tutacak bir kaç lokma yeter. Şayet mutlaka çok yiyecekse, midesinin üçte birini yemeğe, üçte birini içeceğe, üçte birini de nefesine ayırmalıdır.”
(Tirmizî, Zühd 47)
Açıklamalar: Peygamber Efendimizin tıka basa doldurulan mideyi tehlikeli ve şerli bir kaba benzetmesi, insan sağlığı ve sıhhati ile yeme içmenin yakın ilişkisini etkili bir şekilde ortaya koyar. Bu dünyada hayatı devam ettirecek miktarda yemekle, yeme içmeyi hayatın gayesi haline getirmek arasındaki farkı iyi kavramak gerekir. Yeme içmede gerekli olan ölçünün, vücudun güç ve kuvvetini devam ettirecek, kişinin yaptığı işte çalışamayacak kadar zayıf düşmesine, Allah’a kulluk görevini yerine getiremeyecek derecede takatsiz kalmasına yol açmayacak bir miktar olduğu kabul edilir. Bunun her kişiye göre az çok değişen bir miktar olacağı da tabiidir. Bu sebeple Peygamberimiz midenin üçte birinin yemek, üçte birinin içecek, geri kalan üçte birinin de rahat hareket etme imkânını sağlayacak nefes alma miktarı olması gerektiğini söyleyerek, bizlere ideal bir ölçü vermiştir. Hayattaki gayesi, çalışıp çabalaması yemek ve içmek olan bir insanın aklının ve idrakinin normal çalıştığı, yönelişlerinin isabetli olduğu söylenemez. Bu şekilde hareket edenler, yüksek insanlık ideallerine de sahip olamazlar. Böylelerinin helâl ve haram ölçülerine riâyeti de zorlaşır.
İslâm ahlâk ve edebiyle ilgili eserlerin yanında tıp alanındaki eserlerde, devamlı tokluğun meydana getirdiği çeşitli zararlardan bahsedilirken, az yemenin ve açlığın faydaları anlatılır. Bu faydaları İmam Gazzâlî, meşhur eseri İhyâü ulûmi’d-dîn’de sayar. Onları şöyle özetlemek mümkündür:
- Açlık anında kalbe ve beyne fazla kan hücumu olmadığı için düşünme gücü artar; anlayış ve seziş kabiliyeti gelişir. Sürekli tokluk, tembellik doğurur ve kalbi köreltir; süratli intikal kabiliyetini kaybettirir.
- Az yemek ve açlık, kalp yumuşaklığı ve gönül huzuru sağlar. Allah’ı anmaktan zevk duymak, etkilenmek ve zikre devam etmek bu sayede mümkün olur.
- İnsan açlık anında Rabbine daha bir içtenlikle yönelir, kulluğunu idrak eder, acizliğini anlar, Allah’a ibadete yönelir, kibir ve gururdan uzaklaşır, Mevlâ’nın yüceliğini, rahmet ve merhametinin sonsuzluğunu kavrar.
- Aç kalan insan, muhtaçların, fakir ve yoksulların halini anlar. Tok kimse ise, acın halinden anlamaz. Böylelikle açlık çekenler, Allah Teâlâ’nın nimetlerinin kıymetini bilir, azabını ve imtihanını unutmaz. Çünkü bir kısım toplumlar kendilerine verilen bol nimetlerle, başka bir kısmı da açlıkla imtihan olunurlar.
- İnsanı her türlü kötülüğe sevk eden nefistir. Nefse hakimiyet, az yemek ve açlıkla sağlanır. Çünkü Allah’ın emrine isyan ve karşı geliş, kuvvet ve şehvetten kaynaklanır. Kuvvet ve şehvetin kaynağı ise yeme içmedir. Yemeği azaltmak, şehveti ve kuvveti zayıflatır.
- Açlık, çok uyumayı engeller. Çünkü çok yiyenler çok uyurlar. Çok uyku ise kalbi karartır, zihnin faaliyetlerini engeller, çalışmayı önler. Çok uyuyanlar Allah’a karşı kulluk görevlerini de hakkıyla yerine getiremezler. Âlimlerimiz, çok uykuyu bütün felâketlerin sebebi kabul ederler.
- Az yemek, ibadetlere devamı kolaylaştırır, kalp ve gönül uyanıklığı sağlar. Aşırı derecede zaman kaybını önler. Ali el-Cürcânî’ye niçin sürekli çorba içtiği sorulduğunda: “Ben kuru lokmayı çiğneyip yutuncaya kadar, yetmiş kere Allah’ı anarım. Bu sebeple kırk senedir ekmek çiğnemekle uğraşmadım” demiştir.
- Az yemek ve aç kalmak, vücudun sağlıklı kalmasına ve bir kısım hastalıkların yok olmasına sebep olur. Çünkü bir çok hastalığın sebebi oburluktur. Çok yemek, özellikle mide, bağırsak, kalp ve damar hastalıklarının sebepleri arasında önemli bir yer işgal eder. Bu fizyolojik ve biyolojik rahatsızlıklar, ruhi ve psikolojik hastalıklara da sebep olur.
- Az yiyen ve açlığa tahammül edenler, geçim kolaylığı içinde olurlar. Çünkü onlar az ile idare etmeyi öğrenmişler, oburluğu terk etmeyi âdet haline getirmişlerdir.
- Fakir ve yoksullara, yetim ve öksüzlere bakmak, ihtiyaçlarını karşılamak, başka insanlara faydalı olmak dinimizin önemli emir ve tavsiyeleri arasındadır. Az yemek yiyenler bu sayede başkalarına yardım edip, hem dünya hem de ahiret hayatlarında mutluluğa ulaşırlar. Bir fakiri, bir yetim ve öksüzü sevindirmenin mutluluğunu hissedebilmek saadetlerin en büyüğüdür.
Hadisten Öğrendiklerimiz:
- Az yemek, sağlık ve sıhhati korumanın, aklın ve zihnin verimli çalışmasının önemli sebeplerinden biridir.
- Mideyi tıka basa yemekle doldurmak yerine, üçte birini yiyeceklere, üçte birini içeceklere, üçte birini de boş bırakarak nefes alma kolaylığı sağlamaya ayırmalıdır.
(Riyazü’s Salihin – İmam Nevevi Tercüme ve Şerh: Prof. Dr. M. Yaşar Kandemir, Prof. Dr. İsmail Lütfi Çakan, Yrd. Doç. Dr. Raşit Küçük)
Emek verilmiş çok güzel yazı.Bende şöyle bir durum var . Yemek az yediğim zamanlarda daha az açıkıyorum çok yediğim zamanlarda daha fazla açıkıyorum :)
Emek verilmiş çok güzel yazı.
Bende şöyle bir durum var . Yemek az yediğim zamanlarda daha az açıkıyorum çok yediğim zamanlarda daha fazla açıkıyorum :)
Her şey gibi yemek yemeyi de abartıyoruz malesef. Her şeyin fazlası zarar. Neyse ki Ramazan yaklaştı, biraz daha nefislere hakim oluruz.
KALEMİNİZE SAĞLIK MERAKLA TAKİP EDİYORUM SİZİ
Her şey gibi yemek yemeyi de abartıyoruz malesef. Her şeyin fazlası zarar. Neyse ki Ramazan yaklaştı, biraz daha nefislere hakim oluruz.
KALEMİNİZE SAĞLIK MERAKLA TAKİP EDİYORUM SİZİ
dörtte dört doymamak gerekiyor gerçekten, ben hiç tıka basa doydum diyerek sofradan kalktığımı bilmem. tabağımı tepeleme doldurmam. paylaşmak gerek.
dörtte dört doymamak gerekiyor gerçekten, ben hiç tıka basa doydum diyerek sofradan kalktığımı bilmem. tabağımı tepeleme doldurmam. paylaşmak gerek.
Tabi bu tefsir tarafıma ait değil zaten benim ilmim ve haddime de değil, kaynağı belirttim, yazı serisinin içinde yer alması gerektiğini düşündüğüm için bu hadise yer vermek istedim. Yemek çok yediğinizde hele bu ürünler içinde ünlü mamüller ve şekerli tatlılar var ise ani yükselen insülin direncinden dolayı yapay acıkma hissi oluşuyor. Bu aslında obezitenin ana sebebidir. Yorum ve katkınız için teşekkürler.
Aynen öyle, insan zaten hep kendi eliyle kendine zarar veriyor bu da onlardan biri, yorum ve katkınız için teşekkürler.
Teşekkür ederim, yorumunuz ve desteğiniz için teşekkürler.
En güzelini yapıyorsunuz, özellikle yiyeceğinden fazla yemek alıp birde onu israf etmek gibi bir durum da var ki bu da çok fena, yorumunuz ve katkınız için teşekkürler.
Tabi bu tefsir tarafıma ait değil zaten benim ilmim ve haddime de değil, kaynağı belirttim, yazı serisinin içinde yer alması gerektiğini düşündüğüm için bu hadise yer vermek istedim. Yemek çok yediğinizde hele bu ürünler içinde ünlü mamüller ve şekerli tatlılar var ise ani yükselen insülin direncinden dolayı yapay acıkma hissi oluşuyor. Bu aslında obezitenin ana sebebidir. Yorum ve katkınız için teşekkürler.
Aynen öyle, insan zaten hep kendi eliyle kendine zarar veriyor bu da onlardan biri, yorum ve katkınız için teşekkürler.
Teşekkür ederim, yorumunuz ve desteğiniz için teşekkürler.
En güzelini yapıyorsunuz, özellikle yiyeceğinden fazla yemek alıp birde onu israf etmek gibi bir durum da var ki bu da çok fena, yorumunuz ve katkınız için teşekkürler.