Greta Hoffman adlı kişinin Pexels'daki fotoğrafı

Yemek Yemenin de Usulü Var. Yemek Yerken Nelere Dikkat Edilmeli?

Yemek yerken şeytanın tuzağına, nefsin açlığına kanıp bedenen ve ruhen hasta oluyoruz.

‘Her Lokmada Ölüyoruz’ serimizde bahsettiğimiz üzere yedik ve içtiklerimize dikkat etmedikçe bizi neler bekliyor değiniyoruz. Serinin devamı yakında gelecek inşallah ancak dizginin konusu temel olarak beslenme üzerine olduğundan bir ara konu kaleme almayı doğru buldum.

Bu yazımızda yemek yeme adabından bahsedeceğiz. Bu hususu ise Hz. Muhammed (sav) ‘in sözlerini ve uygulamalarını dikkate alarak yapacağız.

İnsan için, yetmekten önce ve sonra ellini yıkamak sünnettir. Çünkü bunda bereket vardır. Aynı zamanda unutulmamalıdır ki temizlik imandandır.

Yemek yemeye nasıl başlamalı?

Zazan, Selman Farisi (r.a)’nin şöyle dediğini anlatır:

Yemekten önce abdest almak berekettir. Bunu, Resülullah (sav) anlattım şöyle buyurdu: ‘Yemekten önce ve sonra abdest berekettir.’ (Burada abdest, elleri yıkamak manasındadır.)

Sıcak yemek yemek husunda Resülullah şöyle buyurdu: Yemeğinizi soğutunuz. Sıcak yemek bereketsizdir.’  Yemeğide iştahla koklamamak gerekir. Çünkü Resülullah (sav) şöyle buyurdu: ‘Yırtıcı hayvanların kolladığı gibi, yemeği koklamayınız.’ Aynı zamanda sıcak yemek üfleyerek soğutulmaz bu edep dışı bir harekettir. Çünkü Resülullah (sav) yemek kabına üflemeyi ve onda nefeslenmeyi nehyetti.

Yemeğe başlarken ‘Bismillahirrahmanirrahim’ deyin. Eğer yemek yemeye başlarken unutursanız yemeğin ortasında veya sonunda söyleyin, aynı zamanda yüksek sesle söyleyin ki sofradaki diğer kişilere de hatırlatmış olursunuz. Sonrasında yemek yemeğe hafifçe tuzla başlamalı çünkü bu sünnettir ve şifadır.

Yemek nasıl yenmeli?

Öncelikle, yediğiniz yemek helalinden olsun. 

Denilmiştir ki: 

Bir kişi, yediği haram olduğu halde besmele çekerse, şeytan şöyle der: ‘Olmadı. Bunu kazanırken, seninle beraberdim. Bende onda ortağınım. Şimdi de senden ayrılamam.’ 

Yediğiniz helal olur da besmele çekerseniz, şeytan sizden kaçar. Şayet çekmezseniz, yemekte size ortak olur. Aklınızda bulunsun şeytana ithafen Kuran-ı Kerim’de ‘Onlardan gücünün yettiği kimseleri dâvetinle şaşırt; süvarilerinle, yayalarınla onları yaygaraya boğ; mallarına, evlâtlarına ortak ol, kendilerine vaadlerde bulun. Şeytan, insanlara, aldatmadan başka bir şey vâdetmez.’ (İsra Süresi, ayet: 64) ayeti geçmektedir. 

Resülullah (sav) şöyle buyurdu: 

‘İçinizden biri yemek yediği zaman, Allah’ın adını ansın, önüne geleni sağ eli ile yesin.’ Aidin Salih yaptığı eğitimlerde ayrıca insan vücudunun ekseriyetle sağ tarafının pozitif sol tarafının ise negatif yüklü olduğunu aktarmış ve böylelikle sağ elle yapılan işlere pozitif, sol ele yapılan işlere ise negatif enerji aktarılacağından bahsetmetmiştir.

‘Hiç biriniz, sol eli ile yemek yemesin. Zira şeytan, sol eli ile yiyip içer.‘

Sünnet olan yemeğin sağ elle yenilmesidir. Çünkü, Iyas b. Seleme, babasından naklen, Resülullah (sav) ‘ı şöyle anlattı: Birini gördü, sol eli ile yemek yiyordu. ‘Sağ elinle ye’ buyurunca o kimse; gücüm yetmiyor, dedi. Bunun üzerine Resülullah (sav) şöyle buyurdu: ‘Gücün yetmez olsun’ Ve o kimse, bir daha elini ağzına götüremedi.

Çocuğu solak olup sol elle yemek yiyen çocukların anneleri ve babaları, tembel göze ne yapılıyorsa sizde çocuğunuza aynısını yapın ve mutlak surette sağ elle yemek yemeyi öğretin. Yani, göz tembelliğinde tembellik eden gözün kaslarının gelişmesi için diğer göz kapatılır. Sizde çocuğun sol elini bağlayın ve sağ eliyle yemek zorunda kalsın bu onun kol kası geliştirir.

Zira sol elle yenen yemeğe negatif enerji geçer. Bu durumsa insana hayır getirmez. 

‘Yemeği, ortasından yemekten sakının. Zira, bereket yemeğin üst kısmına iner.’

‘Birinizin akşam yemeği kurulursa, sofra kaldırılmadan ayağa kalkmasın.’

‘Sofranın başına toplanınız ki, sizin için bereketli olsun’

Bunların hepsi Resülullah (sav) ‘tan birer edep olarak aktarılmıştır. 

Sofraya dökülen yemekleri (kırıntıları) alıp yemek sünnettir.

Hacca b. Selemi, Resülullah (sav)’ın şöyle buyurduğunu anlatır: 

‘Bir kimse dökülen kırıntıları alıp yerse, devamlı rızık bolluğu içinde olur. Kendisinden, çocuğundan, torunundan ahmaklık gider.’

Cabir (ra), Resülullah (sav) ‘ın şöyle buyurduğunu anlatır:

‘Birinizin lokmayı yere düşerse, onu alsın. Bulaşan bir şey varsa silip yesin. Onu şeytana bırakmasın.’

Yemek yedikten sonra Allah’a hamdetmek sünnettir.

Ebu Bekir Hezeli, Ata olu yolu ile gelen rivayette; Resülullah (sav) ‘ın hadislerinden yemek adabını şöyle özetlemiştir: Bir yemekte şu dört haslet bulunursa, onun şartı tam olur.

  1. Helalinden olursa,
  2. Başlarken, Allah adı anılırsa,
  3. Sofrada eller çok olursa,
  4. Yemekten sonra, Allah’a hamdedilirse.

Yemekten sonra, hamdedilirken, yüksek sesle hamdedilmemeli. Meğer ki, sofradakilerin hepsi, yemeğini bitirmiş olsun. Yüksek sesle hamdedilirse, oradakileri yemekten almak olur.

Yemek yerken dikkat edilmesi gereken hususlar nelerdir?

Müstehap olan, yemeğe hafifçe tuzla başlamalı. Sonununu da, tuzla bitirmeli. Zira bu, sünnettir. Bu işte, yetmiş derde şifadır.

Müstehap olan, sofraya gelen yenmeli. Sofranın başına toplu oturulmalı. Bu, tek tek oturmaktan daha faziletlidir. Resülullah (sav) ‘tan şöyle rivayet edilmiştir:

‘Yemeğinizin başına toplanınız. Ta ki, Allahu Teala sizin için, ona bereket versin.’

Resülullah (sav) ‘ın şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

‘İnsanların kötüsü, yalnız yiyen, köleyi döven, iyiliğini tutandır.’ (Kölelik islamla birlikte kaldırılmıştır ancak kapitalist sistemin köleleri işçilerdir. Tabi ki bugünki çalışan işçiler ile o dönemdeki köleliliğin kıyas yapılamayacağı su götürmez bir gerçektir ancak buradaki köleliği bugünün şartlarında kişinin emri altında çalışanlar olarak düşünmek lazım gelir.)   

Yemeklerin Allah’a en sevimlisi, onda ellerin çok olanıdır, denmiştir. Ayrıca insanın midesini doldurasıya kadar yemek yemesi mekruhtur.

Resülullah (sav) şöyle buyurdu: 

‘Ademoğlu, midesini doldurduğu kadar, hiçbir kötü kap doldurmamıştır. ‘ (Bu hadisi bu serimizin bir önceki yazısında konu almıştık.) 

‘Ademoğluna, sulbünü koruyacak kadar birkaç lokmacık yeter.’ (Sulbiyet, Arapça’da ‘katılık, sertlik’ anlamındadır. Burada kast edilen güçtür.)

‘Mutlaka yemesi gerekirse, midesinin üçte birini yemek, üçte birini su ile doldursun. Üçte birini de nefes alabilmek için bıraksın.’ 

Ayrıca, Resülullah (sav) ‘ın şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: 

‘Hemen her hastalık, çok yemekten ileri gelir. Hemen her şifa da, az yemekten ileri gelir.’ (Bu hadis bu seriye öncülük eden bir rehber niteliğindedir. İlerleyen yazılarda bu defteri takip ederseniz çok yemenin nasıl insanın sistemini bozduğunu ve hangi hastalıklara yol açtığını göreceğiz, inşallah.)

Denilmiştir ki: 

Az yemekte çok faydalar vardır. Şöyle ki:

İnsanın vücudu sağlam olur. Hafızası kuvvetli ve çok zeki olur. Uykusu az olur. 

Kendisinde, bir ağırlık duymaz; hafif olur.

Çokça yiyip doymakta ise çeşitli hastalıklar vardır.

Denilmiştir ki: 

Eğer hastalık az yemekten ileri gelirse, az gayretle sıhhat bulunur. Eğer hastalık çok yemekten ileri gelirse, onun kalkması için çok gayret harcamak icap eder.

Bazı hakim zatlar şöyle demiştir.

Kendilerine hiçbir eziyetleri olmadığı halde, şu üç sınıf kimseye, insanlar buğzederler. Cimri, kibirli, çok yiyen.

Yemekte unutulmuş, bozguna uğratılmış bir sünnet

Yemek yeme usulü ile ilgili olarak değinmek istediğim bir diğer konu ise elle yemek yemektir. Garip bir şekilde elle yemek yemek ülkemizde çoğu kişi tarafından hor görülmektedir. Müslüman olmayan milletlerde dahi bu sünnete uyulurken bizim ülkemizde sadece Avrupa, Amerika kültürlerine özenti şeklinde, kişilerde zuhur etmekte ve ancak bu kültürlere ait restoran ve kafelerde elle yemek yiyen insanlara rast gelmekteyiz. Neyse ki son dönemlerde eski ata tarihimizin geçtiği film ve dizilerde elle yemek yemek insanlara gösterilmeye ve aslolan hatırlatılmaya başlanmıştır. Ne acıdır Peygamberin sünnetlerini hor görenlerin hali.

Günümüz şartlarında üretilen yemek kabı ve çatal kaşık gibi ürünler dahi sağlık açısından şaibeler bulundurmaktadır. Hele ki günümüz işlemeli porselen tabakların sağlığı tehdit eden madde bulundurduğu bilinmektedir. Allah bizleri şeytanın oyunlarından korusun.

Sünnet olan, yemekten sonra elini mendille silmeden önce dudakları ile temizlemeli ve acem işini ve cebbarların işini bırakmalı. (İşlemeli mendilleri ve yanlış ileri bırakmalı.) Aynı şekilde yemek kabını da sıyırmalıdır. 

Şöyle anlatılmıştır: 

Yemek, kabı sıyırana  istiğfar eder. (Onun affını diler.)

Resülullah (sav) ‘ın şöyle buyurduğu anlatılır:

‘Allah ve melekleri, parmaklarını ağızları ile yalayanlara rahmet ve istiğfar eder.’

Ata, İbn Abbas (ra) ‘tan naklen Resülullah (sav) ‘ın şöyle buyurduğunu anlatır:

‘Biriniz, yemeği yedikten sonra, elini mendille silmeden önce parmaklarını yalasın.’

Cabir b. Abdullah (ra) şöyle der: 

Resülullah (sav) yemek çanaklarının ve kaplarının iyice sıyırılmasını emretti. 

Abdullah b. Zeyd der ki: 

İbn Abbas (ra) ‘ı gördüm. Yemek yedikten sonra, üç parmağını yaladı.

Cabir (ra) Resülullah (sav) ‘ın şöyle buyurduğunu anlattı:

‘Biriniz yemekten sonra elini ağzı ile yalamadan bir şeye silmesin. Zira bilemez, bereket yemeğin neresindedir.’

Tabi burada kaşığı çatalı bırakın elle yiyin demiyorum. Burada dikkat çekmek istediğim ‘hor görmek’ gibi bir yanlışa düşülmemesi. 

Yukarıda konu aldığımı hadislere kim riayet gösterir ise Allah’ın izni ile bir çok dertten kurtulur.

Kaynaklar

  1. Bostanü’l Arif’in – Ebu’l Leys Semerkandi

Abdul Arif Kerim ÇALIŞKAN

Dünyayı kelimelerle ifade etmeye başladığımdan beridir harflerle hemhal biriyim. Mekatronik temelli eğitim hayatımın perspektifinden ağaçların, çiçeklerin, hayvanların mekanizmalarını çözmek üzere tefekkür etmekteyim.

Haberdar Olun

Instagram

Instagram has returned empty data. Please authorize your Instagram account in the plugin settings .