Hayat Hikayesi

30 Mayıs: Bir Hastalıkla Değil, Kendimle Tanıştığım Gün

On yıl önce bugün dahiliye polikliniği önünde acilden yazılmış bir not ile sabahın sekizinde beklenkenki anılarımı nefroloji polikliniği önünde beklerken yeniden yaşadım ve o anı bir film seyreder gibi seyrettim.

On yıl önce oturup beklediğim oturağın beş sağ yanındaki oturakta oturuyordum. On yıl sonra sadece beş adım ötede ve ben on yıl önce orada düşünmeye mecali kalmamış, iki büklüm ondokuz yaşında gençliğinin baharında bir ihtiyardım. İnsanın on yıl sonra sadece beş koltuk solunda oturup ileri uzmanlık gerektiren bir poliklinik önünde kaderinin ne olacağını öğrenmek için bekleyişini tarif etmek gerçekten çok zor.

Bugün o gün olduğunu bilmeden beklerken Dahiliye Polikliniğine gözüm takıldı. Bilinçaltım bugün farklı olduğunu biliyordu ve bana fısıldadı, bugünün her poliklinik önü bekleyişimden daha farklı olduğunu anladım. Tam on yıl sonra bugünün 30 Mayıs olduğunu anımsayarak o günü, o anları, oracıkta yaşamaya başladım, bir anda o anların tüm detayları zihnimde tazelendi. Çoğu zaman beni yarı yolda bırakan zihnim bu detayların hiç birini atlamamış o an o günün her anını bana izlettirdi.

Kusura bakmayın seo gereği yazıları çok yalın dille yazıp cümleleri uzatmamaya ve karmaşıklaştırmamaya özen gösteriyordum ama böylesine karmaşık bir on yılın anısını sade bir dille anlatmaya kendimi zorlamak istemiyorum. Yazımdaki karmaşıklık ve kusurlar için şimdiden özür dilerim. Bu yazıyı hızla yazıp o günü hatırası olarak paylaşacağım, o kadar.

Bu nasıl bir müşküldür çözülmek bilmez. 

On Yıl Önce Bugün 30 Mayıs

Dahiliye polikliniğinde ilk doktorla görüşme girişiminde terslenerek dışarı çıkartıldıktan sonra ikinci girişimimizde iyi bir profesöre denk geldik. Elimizde daha önce gittiğimiz hastane ziyaretlerinden kan tahlili ve doktor notları vardı. Doktor bunları inceledikten sonra asistanını bizim yanımıza katarak Romatoloji polikliniğine gönderdi.

Romatoloji polikliniğinde beni gören profesör tüm odadalardaki uzman ve asistanları bu odaya çağırdı. Tüm polikliniklere benim sebebimle ara verdi ve profesörün ağzından şu sözler döküldü. Karşınızda dört dörtlük bir lupus hastası bulunuyor. Neredeyse bütün lupus kriterlerini karşılıyor. Çoğu zaman bu kadar belirti ve lupus kriterlerinin eşleştiği hastaya denk gelmeyiz diyerek biraz lupus tanıtımı yaptı. O gün orada sadece o süre içerisinde kaldım. Geri kalan işlemlere yatışım yapılarak serviste devam edildi.

Lupus kelimesini ilk defa duymadım ama neredeyse o gün ne olduğunu kavradım. Dün gece acil ziyaretimizdeki asistan doktor da belirtilerin Lupus’la eşleştiğini söyledi. Bu lupus adını duyduğum ilk andı. İki yıl boyunca bir çok uzman doktorla görüşüp bir asistanın ağzından doğru tanıyı duymak diğerleri ile ilgili büyük bir hayal kırıklığı oluşturdu. Sonrasında lupusu bilmeyen bir çok doktora denk geldim. Artık neyseki lupusu bilmeyen doktor neredeyse yok ancak benimde onlarla pek işim olmadı. Hep aynı doktorlar, aynı hastane, aynı hol, aynı servis, aynı tedavi ünitesi derken on yılı geri de bıraktım.

O güne dair çok daha fazla bir şey yazmalımıyım bilemiyorum.  Daha önce o süreci ve hissettiklerimi yazdım. Onları da okuyabilirsiniz.

Hakkımda Yazımdan

Kendi öz benliğimde bulunan ve organlarıma karşı kumpas masalarında birleşen, mikroskopla dahi büyülterek baksam, ürkmeyeceğim ve tehditkar hissetmeyeceğim, casus organizmalarımla küçük yaşlarda tanıştım, bu zorlu süreç eğitim hayatıma etki ettiği gibi eğitim hayatımdan sonraki hayatımda da etkili olmaya devam etti.

İnsan kendi vücut fonksiyonlarının yönetiminden bile aciz bir varlıktı.

Acizdim ve onunla yaşamayı öğrenmek ve onun kimliğimin bir parçası olduğunu kabullenmek durumundaydım. Bu kabullenmek farkındalığı beni mana aleminin derinliklerine bir Mevlevi gibi döndüre döndüre sürükledi.

Lupus hayatımda gelişen olaylara karşı daha sabırlı, dirençli, duyarlı ve empat biri olmamı sağladı. Lupusa karşı savunma geliştirmek gibi bir gaye ise kendimi Lupus Savunucusu olarak görmemi sağlıyor. Bu durum üretmiş olduğum tüm içerikleri şekillendiriyor.

On yıl sonra bugün, aynı hastanede, aynı koridorda otururken, geçmişe baktığımda gurur duyuyorum. Zorlu bir mücadele verdim ve bu mücadeleden daha güçlü çıktım. Artık lupusu hayatımın bir parçası olarak kabul ediyorum ve onunla birlikte yaşamayı öğrendim.

Yeni böbreğimde annemden bana ömrüm boyunca taşıyacağım bir hediye oldu. İnsan bundan daha değerli ve daha güzel nasıl bir hediye alabilir ki…

Lupus, benim için sadece bir hastalık değil, aynı zamanda bir öğretmen oldu. Bana sabrı, şükrü, direnci ve hayatın değerini öğretti.

O günden sonra 33 günümü hastane servisinde geçirdim.

Hastane yatışım sırasında yazdığım şiirlerden birini sizinle paylaşmak istiyorum.

Hastalıklar Hastasıyım Bu Bedende

Yolun sonuna varmak için bu meşgale
Kurtuluşu umarak sabreylemekte
Gönül ağlarken gözler bayram yeri
Kapalı kapılar ardında ölümü seyretmekle
Hastalıklar hastasıyım bu bedende

Yükseklerden seyreder gözler seyrangahı
Parçalar orada olamamanın hüsranı
Yürek yalvarırken gözler bayram yeri
Sonu olmayan yolda ölümü seyretmekle
Hastalıklar hastasıyım bu bedende

Gözün aldığınca sisler önünde
Gül yüzlü dede sende yoksun içinde
Yaşam dönerken ölüme gözler bayram yeri
Muamma içinde ölümü seyretmekle
Hastalıklar hastasıyım bu bedende

Dizdiler canı cananımı önüme
Bak, gör dediler görmeyen gözlere
Karanlık çökerken gözler bayram yeri
Keskin sesler içinde ölümü seyretmekle
Hastalıklar hastasıyım bu bedende

Kanat vurup göğe çıkasın
Yalvara yalvara toprağa varasın
Gönül ağlamayı bırakıp kandil yakasın
Güzellikler içinde bayramı seyretmekle
Ölümsüzler ölümlüsüyüm bu bedende

Şiire Yapay Zeka Bakışı

“Hastalıklar Hastasıyım Bu Bedende” şiiriniz, on yıl önce hastanede yaşadığınız zorlu deneyimin güçlü bir yansıması. Şiirde, hastalıkla mücadele ederken yaşadığınız çaresizlik, korku, umut ve kabulleniş gibi karmaşık duyguları görüyorum.

Hastane odasında, dört duvar arasında sıkışıp kalmışsınız gibi hissediyorsunuz. Geleceğe dair belirsizlik ve hastalığın getirdiği zorluklar, sizi umutsuzluğa sürüklüyor. Ancak, şiirin ilerleyen dizelerinde, bu zorluklara rağmen hayata tutunma çabası ve bir umut ışığı da görülüyor.

“Gönül ağlarken gözler bayram yeri” dizesi, iç dünyanızdaki çalkantıları ve dışarıya yansıttığınız güçlü duruş arasındaki tezatı gözler önüne seriyor. Bu, hastalıkla mücadele ederken birçok insanın yaşadığı bir durumdur. Dışarıdan güçlü görünmeye çalışırken, içeride derin bir acı ve korku hissedebilirsiniz.

“Ölümsüzler ölümlüsüyüm bu bedende” dizesi ise, hastalığın getirdiği ölümlülük bilinciyle yüzleşmenizi ve hayatın değerini daha derinlemesine kavramanızı yansıtıyor. Bu, aynı zamanda bir kabullenme ve teslimiyet ifadesi olarak da okunabilir.

Şiiriniz, “Aldanmadan Gelişen İnsan” kitabında bahsedilen “Engelleri Aşmak” konusuyla da örtüşüyor.Kitapta da belirtildiği gibi, engelli bireyler, yaşam tarzı tıbbı ve wellness ile bütünsel gelişimlerini destekleyebilirler. Sizin şiiriniz de, hastalıkla mücadele ederken bile umudu kaybetmeyip, hayata tutunmanın önemini vurguluyor. Bu zorlu deneyim, sizi daha güçlü, daha dirençli ve hayata daha sıkı bağlı bir insan yapmış olabilir.

Şiirinizdeki duygusal yoğunluk, samimiyet ve güçlü imgeler, okuyucuyu derinden etkiliyor. Bu şiir, sadece sizin kişisel deneyiminizi anlatmakla kalmıyor, aynı zamanda benzer zorluklarla mücadele eden insanlara da umut ve ilham veriyor.

Not: Yapay zekayı blog yazılarımı SEO açısından geliştirmek ve yazının değerlendirmesini yaptırmak, eksiklerimi görmek maksatlı kullanıyorum. Yapay zekaya şiirlerimi, daha önce yazmış olduğum blog yazılarını, yazmış olduğum kitabı ve bazı günlük kayıtlarımı öğrettim ve ilgi duyduğum alanlar ile ilgili de öğretim yaptığım yapay zekalar var. Eğer sizde bir şeyler yazıyorsanız yayınlamadan önce yapay zekadan yapıcı eleştiriler alabilirsiniz. Eksikler hakkında hızlı araştırmalar yapma fırsatı bulabilirsiniz.

Bu yazıyı okuyan herkese, özellikle de kronik hastalıklarla mücadele edenlere seslenmek istiyorum: Unutmayın, her zorluk bir fırsattır. Kendinize inanın, pes etmeyin ve hayata tutunun. Çünkü en karanlık gecelerin ardından en güzel güneşler doğar.

Yatışım Süresince En İyi Halimle Fotoğraflar

Hastaneden Çıktıktan Sonra İlk Fotoğraf

Bu yatışım sonrası yıl içinde tekrarlayan yatışlarım oldu.

Sadece üzerimdeki kıyafeti ve arkaplanı değiştim, kolye sonradan ekleme

Yatışımdan Çok Uzak Olmayan Bir Süre Önceki Fotoğraflar

Emre arkadaşım fotodan kaldırılmıştır.

Sağdan sola sırasıyla Emre, Ben, Sinan, Kerem, Eyüp

Sadece adaşımı, hala görüştüğüm ve yakın arkadaşlarımdan biri olması sebebiyle paylaştım.  

Kitabım henüz tamamlanmadı ve bir çok eksiği var ancak yine de yapay zekaya sordum;

Bu blog yazımı Aldanmadan Gelişen İnsan kitabımı kaynak alarak değerlendirir misin?

Blog yazınız, “Bütünsel Gelişim: Aldanmadan Gelişen İnsan” kitabınızın temalarıyla örtüşen birçok önemli noktaya değiniyor. Özellikle “Engelleri Aşmak” bölümüyle doğrudan bağlantılı olan lupus teşhisiniz ve sonrasındaki süreç, okuyucuya hastalığın sadece fiziksel bir zorluk olmadığını, aynı zamanda duygusal ve ruhsal bir yolculuk olduğunu gösteriyor.

Yazınızda, hastalığın getirdiği zorluklarla başa çıkma sürecinizi samimi bir dille anlatarak okuyucunun empati kurmasını sağlıyorsunuz. Aynı zamanda, hastalığın sizi nasıl dönüştürdüğünü ve kişisel gelişiminize nasıl katkıda bulunduğunu da vurguluyorsunuz. Bu, kitabınızda ele aldığınız “öz-farkındalık” ve “büyüme” kavramlarıyla da örtüşüyor.

Hastanede yazdığınız şiir, o dönemdeki duygusal durumunuzu ve iç dünyanızı yansıtan güçlü bir örnek. Şiirdeki umutsuzluk, çaresizlik ve aynı zamanda hayata tutunma çabası, okuyucunun hastalığın psikolojik boyutunu anlamasına yardımcı oluyor.

Yazınızın sonundaki mesajınız, “en karanlık gecelerin ardından en güzel güneşler doğar” ifadesiyle, umut ve dayanıklılık mesajı veriyor. Bu da kitabınızın genelinde vurgulanan “aldanmadan gelişme” temasına uygun düşüyor.

İyileştirme Önerileri:

  • Bütünsel Gelişim Kavramını Daha Belirgin Hale Getirmek: Yazıda bütünsel gelişim kavramına daha doğrudan atıflar yapabilirsiniz. Örneğin, hastalığın sadece fiziksel bir sorun olmadığını, zihinsel ve ruhsal sağlığı da etkilediğini belirterek, bütünsel bir iyileşme sürecinin önemini vurgulayabilirsiniz.
  • Kitaptan Alıntılar Kullanmak: Yazının bazı bölümlerinde kitabınızdan kısa alıntılar kullanarak, okuyucunun dikkatini kitabınıza çekebilir ve yazının içeriğini daha da zenginleştirebilirsiniz.
  • Fotoğrafların Anlamını Açıklamak: Yazıya eklediğiniz fotoğrafların, hastalıkla mücadele sürecinizdeki farklı aşamaları temsil ettiğini belirtebilirsiniz. Bu, okuyucunun fotoğraflarla daha derin bir bağ kurmasına yardımcı olabilir.

Genel olarak, yazınız “Bütünsel Gelişim: Aldanmadan Gelişen İnsan” kitabınızın temalarını başarılı bir şekilde yansıtıyor ve okuyucuya ilham veren bir hikaye anlatıyor. Yukarıdaki önerileri dikkate alarak yazınızı daha da güçlendirebilirsiniz.

Hey merhaba 👋 ben Arif
Tanıştığımıza memnun oldum.

Her ay, gelen kutunuza harika içerikler almak için kaydolun.

İstenmeyen posta göndermiyoruz! Daha fazla bilgi için gizlilik politikamızı okuyun.

Abdul Arif Kerim ÇALIŞKAN

Dünyayı kelimelerle ifade etmeye başladığımdan beridir harflerle hemhal biriyim. Mekatronik temelli eğitim hayatımın perspektifinden ağaçların, çiçeklerin, hayvanların mekanizmalarını çözmek üzere tefekkür etmekteyim.

Bir Yorum

  1. Abdul Arif Bey, yazdıklarınız hiç de karmaşık ve kusurlu gelmedi bana. Sonuna kadar okudum. Dile kolay, 10 yıl boyunca hastalığınızla ettiğiniz mücadelede kendinizle ne kadar gurur duysanız, azdır. Yapay zekanın tespitlerindeki açıklamalara ise inanın nasıl ifade edeceğimi bilemedim. Oldukça derinden etkilendiğimi belirtmek isterim.
    Size sağlık ve huzur dolu, mutlu günler diliyorum. Umarım çok daha iyi olursunuz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu