Göz Hapsinde Tuttuğun Düşüncelerimde Varlığımı Sorguluyordum
Bir zaferi kutluyordum gözlerinde o gece, var oluşu sorguluyordum.
Olağan Üstü Bir Gece; bir subay, hipodrom ve kötülük yapmak, zevk alma dürtüsü, piknikçiler ve arzu, diyalog arzusu, kabul görme arzusu, bir fahişe ve tutku, acemi hırsızlar çetesi ve mahcubiyet, zafer ve iyiye doğru dönüşüm, bir çöpçü ve iyilik yapma macerası ile sonlanan gece ve robot, insan oldu.
Mecburiyet; mecbur muyum? Müfit Can’ın deyimi ile ben insanım ve hiçbir şeye mecbur değilim. Savaşa katılmak zorunda değilim. Benim adıma kararları kendim veririm. Emir bağlılığı gibi bir döngüden bir mecburiyetten kurtuluş mücadelesi, ben insanım ve hiçbir şeye mecbur değilim.
Bir Çöküşün Öyküsü; Bilinmek, ölümsüzlük arzusu ve geriye kalan bir hiçlik, hayat hak edene sunuyor bu başarımları.
Stefan Zweig
Ne tarz kitap okuyorsunuz?
Dünya klasikleri…
Söylenecek ne o olabilirdi…
Bazen demir parmaklıklar arkasında, bazen bir söz ardında tutsak olur insan bazense bir göz hapsine tutulur. Gözden öte güzel kitap mı olunur. Dünyaya neden geldiğini sorgulatan göz hapisleri ve dilini kelepçeleyen düşünceler.
Çalı süpürgesinde bir cadı kelimeleri serpiyor yerlere aşk mı? Hayır! Şehvet mi? Hayır! İnsan parçaları serpiyor yerlere ve parçalar birleşiyor birleşiyor ve Stefan Zweig imzası ile tamamlanıyor cümleler.
Düşünceler; acaba, acaba, acaba ve bir acaba daha sonra gidip şu hapsin zincirlerini kırayım diyorsun ve yakından irdeliyorsun ve o gördüğün gözler değil ayna! Dönüyorsun gerisin geri. Düşüncelerde bazen sanki bir ömür gibi gelen bir zaman dilimini çalıp götürüyor ve adeta saçlarına aklar düşürecek derecede yaşlandırıyor ve en çok satılanlar köşesinden bir kitap alıp çıkıyorsun oradan.
Eee…cümlelerde güzel hani bazen mecazi anlamlar ile soyut kavramları anlatırken aynı anda bilinmeyen bir somutu da anlatabiliyor.